3 Ekim 2013 Perşembe

ölen birinin intiharını geciktirme çabası.

Susuyorum.
ölüler gibi susuyorum.
intiharımı geciktirme çabası bu. Belki bir gün seversinin, tam Türkçe çevirisidir bu.
Bir kaçış bu!
Her şeyden ve herkesten.
Ama en çok da, beni ben yapan senden!
Ölmemeye çalışıyorum aslında içine düştüğüm bu melankoli çukurlarında. Artık hiç kimseyi, hiç bir şeyi, kendimi bile anlamıyorum.
Bu yüzden susuyor,
susuyor,
susuyorum!
Ellerinden biri benim olsun dedim, gözünü kaçırdın gözlerimden. Bir jilet gibi kesti bu kaçış gözbebeklerimi.
Anladım.
Ağlamak için susadığında, beni ayrılık sürahisinden, sevgili sürahisine boşaltacaksın. O zaman somutlaşacağım. Bakacaksın gözlerime, haykıracaksın; Ellerimden biri senindir! diye.
İşte o zaman, erirken sıcaklığında ben kapatacağım gözlerimi.
Diyeceksin ki, anladım.

Bir yazı yazarım, dar ağacına asılı bir ipe benzetirsin.
yazıyı anlarsın, kafanı o ipe geçiriverirsin.


Vakit gece III

Gece 3.

Sensizliğin hemen ertesi günü. Yavaşça uzanıyorum yatağıma ve kapıyorum yüzüme sığmayan gözlerimi.
Açıp kollarımı iki yana, Azrail çağırma ayinime başlıyorum. Dört yanım da uçuşan zebaniler, eşi benzeri olmayan ihanetler fısıldıyor kulaklarıma.
..derken telefon çalıyor sessizliği yırtarcasına.
Gecenin ve sensizliğin tam ortasında üşümüşken ben, ağlamaklı ve titreyen ses tellerine asılı bir kaç cümle ile zor bela soruyorsun; "Yaşıyor musun?"
Sence?
Sen; korktuğun için yalancı doğrularına koşar adım gidiyorsun.
Ben; elimdeki kör jileti tebeşir, bileklerimi de kara tahta sanıyor; taptaze hasretliklerle, kokuşmuş intiharları aynı payda da eşitlemeye çalışıyorum.
Karamsarlık ruhumun en dipteki hücrelerine kadar işlemiş. "Belki" denizlerin de boğulmamak için, "ya olmazsa" yılanlarına sarılıyorum.
Hastalıklı düşüncelerim uzun gecelerce birbirini kovalarken, yüzün de ekleniyor üzerinde uzun uzun düşünülecekler hanesine.




4 Eylül 2013 Çarşamba

boyalı merdivenler

Gök kuşağını görmek için Tanrının gözüne çöp kaçmasını bekleyen çocuklar;
artık gök kuşağının üzerinde oynuyorlar evcilik oyunlarını.
üzerin de oturup kuruyorlar hayallerini.
siz siz olun.
ister parmakla 2, ister  parmakla 4 olun.
ama yeniliğe açık olun.
yeniliğe açık değilseniz, gök kuşağının üzerin de oturan bir çocuğa; "büyüyünce ne olacaksın" sorusunu yöneltmeyin. Alacağınız cevap hayatınızı renklendirebilir!



4 Ağustos 2013 Pazar

sana bir sır vereceğim.

cevap arıyorsan yanlış yerdesin.

ben de yalnızca gidenlerin sırları var.

..

3 Ağustos 2013 Cumartesi

YalnızCA


Seni yanındayken;

yalnızCA gözleri ile sevebilen,

yalnızCA gülüşleri ile saçını okşayabilen.

yalnızCA kelimeleri ile dudaklarından öpebilen.

elini tutamadığı için;

yalnızCA göz yaşları ile avuçlarını terletebilen.

sarılamadığı için,

yalnızCA üşüme diye ceketini verebilen.

benim ol diyemediği her mübarek gün de,

yalnızCA adını tespih eden.

beraber uyanamayacağını bile bile her gece,

yalnızCA sana uyuyan.

belki o gün, bu gündür diye yıllardır;

yalnızCA sabahlar biriktiren birine,

başka dil de uzaktan sevmenin zor olduğunu anlatamazsın.



*"yalnızCA" herkesin bir dönem konuştuğu, bazılarının da ana dili olan bir dildir.